• Şubat 3, 2023
  • No Comment

Akrebin Kıskacındaki Yargı (8): “YBP’nin Genişletilmiş İlk Toplantısı” (2. Bölüm)

Akrebin Kıskacındaki Yargı (8): “YBP’nin Genişletilmiş İlk Toplantısı”  (2. Bölüm)

Akrebin Kıskacındaki Yargı (8): “YBP’nin Genişletilmiş İlk Toplantısı”

2. Bölüm
 
Yemek sonrası çaylar servis edilirken sahneye dizilmiş masalara Selahattin Menteşe, Başar Bilgin, Abbas Özer ve Mehmet Yorulmaz ile birlikte diğer HSYK adayları oturdular. Hepsinin önünde bir mikrofon vardı.

İlk sözü Selahattin Menteşe aldı. “Değerli meslektaşlarım öncelikle hoş geldiniz. Yargıda Birlik Platformu olarak ekim ayında yapılacak olan HSYK seçim çalışmalarının startını bu toplantı ile vermiş bulunuyoruz. Platform olarak tek amacımız, ‘HSYK’daki paralel kuşatmayı kırmak ve yargıya güveni yeniden sağlamaktır’. Katıldığınız ön seçimler neticesinde, yine sizin seçtiğiniz adaylarımız ile huzurunuza gelmiş bulunuyoruz. Toplumumuzun politik, etnik, ideolojik ve dini tüm değerlerini temsil eden bir aday kadromuz var. Alevi duyarlılığı olan, ülkücü, sosyal demokrat duruşlarıyla bilinen hâkim ve savcılar olarak yargının üzerindeki vesayete ‘dur’ demek için biraya geldik. Biraz sonra adaylarımız hem kendilerini tanıtacaklar hem de sorularınızı bizzat yanıtlayacaklardır. Hepinizin bildiği gibi yargı teşkilatımızın başta paralel yapılanma olmak üzere birikmiş ve kangrenleşmiş birçok sorunu bulunmaktadır. Bunların büyük çoğunluğunun çözümü siyasi iktidarın yetki alanına girmektedir. Biz siyasi iktidarlarla cedelleşmeyi marifet zanneden seleflerimizin hatasına düşmeyeceğiz. Zira bu tutum, sorunlarımızın çözümünde bugüne kadar hiçbir fayda sağlamamıştır. Binaenaleyh yeni süreçte siyasi iktidarlarla uyumlu çalışmaya gayret edeceğiz. Yargı camiamızın menfaatine olacak olan bu ilişkiden kimse ‘yargı siyasilerin güdümüne girdi’ diye sonuç çıkartmamalı. Özellikle malum yapının bu minvaldeki ithamlarına misliyle karşılık verilecektir. Yeni Türkiye’nin icaplarını onlara öğreteceğiz” dedikten sonra devamla “Sıra konuşmacılar ve adaylarımızın kendilerini tanıtmalarına geldi. Buyurun lütfen sırayla konulabiliriz” demesinden sonra konuşmacılar ile YBP adayları kısaca kendilerini tanıttılar. Akabinde, Selahattin bey katılımcıları toplantının soru-cevap kısmına davet etti.
 
Orta sıralarda kırklı yaşlarında, lüks giyimli bir hâkim olan Osman Sarışın ayağa kalktı, sol eli cebinde, sağ eliyle mikrofonu tutarak, “Değerli meslektaşlarım beni bilen bilir, neredeyse iki yılda bir idarî soruşturma geçiriyorum. (katılımcılar gülüştüler.) Neymiş efendim! Özel hayatım etik değerlere uymuyormuş! Bütün bu şikayetleri, başımıza ahlak zabıtası kesilen paralelci birileri yapıyor ve yine aynı yolun yolcusu müfettişler tarafından da soruşturma yürütülüyor. Maalesef birinci sınıfa ayrılamadığım için maaş kaybım var ve birinci bölgelerde görev alamıyorum. Taahhüt ettiğinizi duyduğum sicil affı ve maaş artışı konusundaki somut adımları ne zaman hayata geçireceksiniz? Umarım seçimden sonraya bırakmamışsınızdır.” diye sordu.
 
Bu sırada hemen arka masada bulunan sıkı YBP’li iki meslektaşın kendi aralarındaki diyalogları çok ilginçti! “Bu Osman var ya! Senin gönderdiğin isimsiz ihbar mektuplarıyla soruşturulduğunu bir öğrense vallahi aşiretin bile seni kurtaramaz. Kumar, gece alemi, rüşvet, görevi ihmal, görevi kötüye kullanma ne ararsan var. Adamın yemediği halt yok! Bunlardan sadece birini biz yapsak şimdiye on defa ihraç olmuştuk. Ben sana kaç kez dedim ‘bu adamı lazım olduğunda kullanmak üzere yukarıdan birileri koruyor’ diye. Ama sen bu lağımın arkasında kimse duramaz demiştin” diyerek serzenişte bulundu.

Yanındaki, başıyla onaylayarak, hafif bir ses tonuyla “Doğru söylüyorsun. İşte şimdi bu tip adamlara ihtiyaç duyulan bir dönem başladı. Camianın ve vatandaşın vay haline! İyi ki de bu adamı doğrudan isim vererek şikâyet etmemişim. Dediğin gibi adama hiçbir şey olmadı-olmuyor. Neyse oğlum bak! Mehmet Yorulmaz eline mikrofonu aldı, Osman’ın sorusuna cevap verecek. Merak ediyorum ne diyecek?” dedi.

Mehmet Yorulmaz, “Soruyu tevcih eden Osman beyi iyi tanırım, kendisini ben de daha önce müfettiş olarak denetledim. Fevkalade düzgün ve çalışkan bir meslektaşımızdır. Paralelci savcılar nedense bu arkadaşımız gibi birçok meslektaşımız aleyhine çok sayıda kumpaslar düzenleyip soruşturma açtılar. Osman bey ve onun durumunda olan meslektaşlarımın tamamına sesleniyorum ‘müsterih olunuz, açık ve gizli sicillerinizdeki tüm cezalar kaldırılacak. Size kötü sicil veren müfettiş ve başsavcıları bize bildirin ki haklarında işlem başlatabilelim.’ Merak edilen diğer önemli konuya gelecek olursak, platformumuzun önerisi ile hâkim-savcıların özlük haklarının iyileştirilmesi konusunda 10 gün önce bakanlığımızca resmen çalışmaya başlanmıştır. Bana söylendiği kadarıyla taslak Maliye Bakanlığına gönderildi. Sayın Başbakan bizzat duruma vaziyet ediyor. Maaş artışının seçimden önce yapılacağı müjdesini buradan veriyorum. Hayırlı olsun!” dedi. Bu söz üzerine katılımcıların pek çoğu ayağa kalktı ve uzun süre alkışladılar.
 
Ön masalardan birinde oturan Ankara Ağır Ceza Mahkemesi başkanlarından olan Zikrullatif Özbağ “Müsaadenizle sorumu doğrudan devrem olan Metin Yanmaz’a yöneltiyorum. Sayın cumhurbaşkanımızın doğrudan atayacağı HSYK üyelerinden sonra siz değerli adaylarımızın da eksiksiz seçileceğinize olan inancım tamdır. Ama düşük bir ihtimal de olsa sandıkta kazanılamadığı takdirde alternatif bir eylem planı mutlaka vardır. Bu konu hakkında en azından bir ipucu verebilir misiniz?” diye sordu.
 
HSYK adayı Metin “Soruyu tevcih eden staj arkadaşıma teşekkür ediyorum. Tarihsel bir kaidedir ki ‘Savaşlar sahada değil masada kazanılır’. Arkadaşlar bu tarihsel sözün hakikati saklı kalmak kaydıyla, biz seçim gününe kadar önce sahada kazanmanın bütün gereklerini sonuna kadar yerine getirmeliyiz. Bu kısmı ‘off the record’ olarak söylediğimi farz edin: Bütün gayretlere rağmen sahada başarılı olamadığımız takdirde sonraki aşamalarda kazanacağımızdan hiç kimsenin zerre kadar şüphesi olmasın.” diye yanıtlaması üzerine ıslık sesleri ile birlikte yeni bir alkış tufanı daha koptu. Bu heyecan selini daha da coşturmak isteyen Mehmet bey “Metin beyin izahı gerektirmeyen bu sözlerinin kafamızdaki tüm istifhamları dağıtmaya yetmiş olduğunu düşünüyorum. Bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız! Onlara hayatı dar edeceğiz” diyerek, sağ avucunu sertçe önündeki masaya vurdu. Salondaki tansiyonu bir kat daha arttırdı.
 
Salonda gürültü devam ederken Sincan Adliyesi’nde görevli kadın bir hâkim elindeki mikrofana vurarak ortamı sakinleştirdi ve “Ben Abbas Özer beye sormak istiyorum. Siyasal dinci bir iktidarın himayesinde seküler, alevi ve sosyal demokrat hâkim-savcıların yargıda adil temsilini sağlayacağınıza bizi nasıl inandıracaksınız? Bunu merak ediyorum.” diye sorması üzerine Abbas Özer “Soru için teşekkür ederim. Paralel yapı YARSAV ve Yargı-Sen içinde de etkin bir hale gelmiştir. Bu yapıyla mücadele etmek için bu birliği koalisyon şeklinde oluşturduk. Platformda; sosyal demokrat, alevi, milliyetçi, dindar meslektaşlarımız var. Ben ‘alevi’ olduğumu açıkça söylüyorum. Bizim dönemimizde sosyal demokrat ve alevi olduğu için kimsenin sicillerinin bozulmasına ve disiplin soruşturmalarıyla mağdur edilmelerine asla izin vermeyeceğiz. Bu hususta gerekli düzenlemelerin yapılmasını da bizzat ben takip edeceğim. Umarım bu güvence yeterli olmuştur.” diye yanıtlamasını müteakip HSYK adayı Ömür Topaçlı hemen devreye girerek “Platformu kurduğumuzdan beri farklı düşüncelerden insanlarla aynı amaç etrafında yan yana gelip kaynaştık. Özellikle sosyal demokrat, seküler ve alevi meslektaşlardan -adayları olarak- rica ediyorum, oylarınızı bağımsızlar, YARSAV ve Yargı-Sen adayları arasında dağıtmayın, sizden ‘blok oy’ bekliyorum.” diyerek beklentisini dile getirdi.
 
Bu sırada orta masalardan birinde oturan savcı Mehmet Bekir Özkan tüm bu konuşulanları can kulağıyla dinlemiş ve duyduğu sözler karşısında -hukuk ve insanlık adına- utanmış ve öfkelenmiş, zapt edemediği bu duyguların tazyikiyle ayağa kalkarak konuşmak için mikrofonun kendisine ulaştırılmasını rica etmiştir. Nihayet mikrofonla buluşan savcı Mehmet bey kendisine söz hakkı verenleri bu imkanı sunduğuna pişman eden şu sözleri cesurca söylemiştir: “Sayın meslektaşlarım konuşulanları dinledim ve dehşete kapıldım. Ben burada bulunan herkese birkaç soru soracağım ve lütfen bu soruları sakin bir kafayla kendi vicdanınıza da sormanızı istirham ediyorum. Mevcut HSYK’nın, adeta Adalet Bakanlığı’nın bir Genel Müdürlüğü haline getirildiğini görmüyor musunuz? Farkında değil misiniz? Yoksa korku veya çıkar saikiyle kabul mü ediyorsunuz? 16 Ocak 2014 tarihinden bu yana HSYK’nın bizzat Başbakan tarafından yönetildiğinin farkında değil misiniz?”  dedi ve yerine oturdu.

Savcı beyin bu konuşması salonda bulunan herkeste soğuk duş etkisi yaptı. Kürsüde bulunan Selahattin Menteşe salondaki psikolojik üstünlüğü kaybetmemek için hemen yüksek bir ses tonuyla devreye girerek “Anlaşılan o ki savcı bey yargının temel sorunlarının çözülmesi istikametinde siyasi iktidarla uyum ve iş birliği içinde çalışmamızdan rahatsız olmuş. Endişe etmeyin savcı bey! Yargının tepesindeki kollektif akıl ne yaptığını çok iyi biliyor. İlişkilerimizi yargı bağımsızlığı hassasiyeti çerçevesinde götürüyoruz. Dizginleri siyasilere teslim etmeyecek kadar basiretimiz yerinde. Hasıl olacak neticeden paralelci bir azınlık zarar görecek olsa da Ülkemiz kazançlı çıkacak inşaallah.” diyerek karşılık verdi.
 
Mehmet Bekir beyle aynı masada oturan Yargıtay eski tetkik hâkimi Kemal Karagül, yanındaki Hakimler ve Savcılar Kurulu eski tetkik hâkimi savcı Dr.Hasan Duran’ın kulağına “Meslek hayatımda hiç kimseye siyasi eğilimi, ırkı ve mezheplerine göre farklı davrandığımı hatırlamıyorum. Bunlar birlikten bahsediyorlar ama maşallah herkes paralelci olmadığını ispatlamak isterken -kendisinde saklı olması gereken ve çokta merakta etmediğimiz- mensubiyetlerini ortaya dökmekten çekinmiyorlar. Adamlar adeta kendilerini fişliyorlar. Tabi bunun yanında rakip gördüklerini de fişliyorlar.” dedi. Başını sallayarak onaylayan savcı Hasan bey de “Valla hâkim bey, eğer bunlar seçimi kazanırlarsa, atamaların tamamını -liyakat ve müktesebata göre değil- mensubiyete ve itaate göre yaparlar. Kurtlar vadisinde birbirini pusuya düşürüp yiyen, vahşileşmiş aç kurt gibiler. Bunların derdi tamir falan değil! Ehliyetiyle bir yerlere gelmiş insanlardan intikam almak! Boşalacak koltuklara çökmek ve yeni mecralarında derebeyliklerini kurup cukkalarını doldurmak.” diye söyledi. Hâkim Kemal bey dişleriyle alt dudağını sıkarak “Umalım da yoldan sapmış bu zihniyet kazanmasın. Hafezanallah! Türkiye’de bağımsız yargının ve adaletin zerresi kalmaz. Bunlar Moğol orduları gibi dolu dizgin talan etmeye geliyorlar. Tahminim o ki, yargı uzun bir fetret dönemi yaşayacak.” diye fısıldadı.

 

Serinin önceki yazıları:

Akrebin Kıskacındaki Yargı (1): “Teklif ve Karar”
Akrebin Kıskacındaki Yargı (2): “Sır Toplantı”
Akrebin Kıskacındaki Yargı (3): “Yol Ayrımı”
Akrebin Kıskacındaki Yargı (4): “Motto”
Akrebin Kıskacındaki Yargı (5): ‘Kuşçueşref’
Akrebin Kıskacındaki Yargı (6): “Dörtlü Zirve”
Akrebin Kıskacındaki Yargı (7): “YBP’nun Militan Adaylarının Belirlenmesi”

Bu Yazılarıda Okuyabilirisiniz

KAĞITTAN KAPLAN YARGIMIZ

KAĞITTAN KAPLAN YARGIMIZ

Sivas Sulh Ceza Hâkimliği’nin tutukluluk  halimin devamına dair kararı ile HSYK tarafından verilen benim de ismimin yer aldığı 2847 hâkim ve…
HÜCREMİN MAZGALLARI

HÜCREMİN MAZGALLARI

(Bu yazı 15.1.2017 tarihinde, Silivri cezaevinde tutsaklığım sırasında kaleme alındı)   Dış dünyanın görünen tek yüzü olan gökyüzünü seyrederken bile özgür…
REALİST-İDEALİST HUKUKÇU

REALİST-İDEALİST HUKUKÇU

Her hukukçu teorik olarak hakkın ne olduğunu, adaletin nasıl tesis edileceğini bilir. Bilmekle kalmaz, bu amaca ulaşmak için çaba sarf edeceğini,…
AŞAĞILIK YA DA ÜSTÜNLÜK KOMPLEKSİ SARMALINDA HUKUKUMUZ/HUKUKÇULARIMIZ

AŞAĞILIK YA DA ÜSTÜNLÜK KOMPLEKSİ SARMALINDA HUKUKUMUZ/HUKUKÇULARIMIZ

Hukuk sistemimizin, geçmişinden miras alarak günümüze taşıdığı mevcut sorunlarının temelinde yasal ve yapısal eksikliklerinin yanında hukukçularımızın kalite noksanlığının yattığı, çözüm için…

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir