• Aralık 21, 2022
  • No Comment

Akrebin Kıskacındaki Yargı (4): “Motto”

Akrebin Kıskacındaki Yargı (4): “Motto”

Gelinen sürece bir mercek tutarsak; 2014 yılı, yargı teşkilatının hem kadro hem de kurum olarak darmadağın edildiği, muhteris-kifayetsiz hâkim ve savcıların liyakatli meslektaşlarından boşaltılan pozisyonlara yerleşebilmek için hükümetin destek ve teşviki ile Yargıda Birlik Platformu (YBP) altında örgütlendikleri, netice itibarıyla, yargının siyasete bağlandığı kara bir yıl olmuştu. Yine bu yıl içinde, toplanan Milli Güvenlik Kurulu güncellediği Kırmızı Kitap’ta esasen bir sivil toplum kuruluşu olan Cemaati, önce legal görünümlü illegal yapı, sonrasında da paralel yapı olarak nitelendirmiş, terör örgütü yaftasıyla kamuoyunu etkileme amacı gütmüştü. Eskiden beri din ve cemaat düşmanlığı yapan kesimler de, olan biteni, temel insan hakları ve hukukun çiğnenmesi olarak görmek yerine “yesinler birbirlerini” diyerek ellerini oğuşturmuş, ama düşmanlaştırdıklarını yedikçe büyüyüp güçlenen bu siyasi canavarın, yıkılması zor bir otokratik rejim kuracağını öngörememişlerdi. Ulusal İstihbarat Kurumu ve Savcı Serdar’ın da üyesi olduğu YBP, ülkedeki tüm adliyeleri tarayıp yargı mensuplarını fişleyerek ‘AKP ve yandaş cenahı dışında kalan herkesi’ cemaatçi veya ona dolaylı destek sağlayan unsurlar olarak fişlemişlerdi.

Olayımıza dönecek olursak;

Hâkim Metin, savcı Serdar’dan edindiği dehşet verici ve bir o kadar da önemli bilgileri arkadaşlarıyla acilen değerlendirmesi gerektiğini düşündü. Kuzeni hâkim Orhan ve aynı adliyeden 3 meslektaşını saat 20:00’de lojmana yakın bir kafeye davet etti. Anılan saatte herkes oradaydı. Hoş-beş faslından sonra garsona siparişler verildi. Asliye hukuk hâkimi Sabri merakla “Metin bey acil toplantı sebebi nedir?” diye sordu.

Metin, “Değerli meslektaşlarım! İsmi bende mahfuz bir arkadaşım, samimiyetimize dayanarak, hükümetle birlikte hareket eden güç odaklarının yargıyı dizayn etmekle ilgili bazı duyumlarını benimle paylaştı. Buna göre, kendileriyle uyumlu çalışmayan ve paralel yapı elemanı olarak yaftaladıkları 5-6 bin hâkim-savcıyı tasfiye etmek için listeleme çalışmaları yapıldığını, bu nedenle tarafımızı acilen seçmemiz gerektiğini, YBP saflarında yer alınırsa, bu acımasız süreci hasarsız atlatmanın, hatta bundan kazançlı çıkmanın mümkün olduğunu, kendisinin de referans noktasında yardımcı olabileceğini söyledi” dedi.

Oysa paralelci olmakla itham edilenlerin çoğunluğunun malûm cemaatle organik bir bağı bulunmadığı gibi, görevlerini icra ederken yasa ve vicdanları dışında bir odaktan emir aldıklarına dair bir soruşturma da yoktu. 

Metin’in anlattıkları karşısında şaşkınlık yaşayan hazirûn, yaklaşık 40 yıllık deneyime sahip ve emeklilik hazırlığı yapan (grubun doğal lideri) savcı Said beye döndü. Savcı bey, “60 küsur yıllık hayatımda 3 darbe gördüm ancak yargının bu derece politize ve siyasilere angaje olduğuna tanık olmadım. Gençler! Devleti bir makine olarak kabul edersek, yargı onun vidaları ve çivisidir. Onu yerinden çıkarırsanız devlet makinesi darmadağın, ülkenin sosyal, iktisadi ve ahlaki düzeni tuz-buz olur. Durum onu gösteriyor ki sadece yargı camiasını değil, tüm ülkeyi acı bir gelecek bekliyor. Kötülükle mücadele etmek o kadar da kolay değildir! Bizler hukuk ve ahlakî değerlerle bağlıyken kötülüğün sınırı olmadığı için, asimetrik saldırılarını tahmin etmek ve tedbirler almak imkânı da maalesef bulunmuyor. Hukuk tekrar gelene kadar (ki o dönemin gelmesi de yine sizin sabırlı ve ısrarlı gayretlerinize bağlı) milletçe birçok sıkıntı yaşayacağımız mukadderdir. Tüm olumsuz şartlara rağmen hukuk içinde kalmalı, mücadeleye devam etmeli ve makuliyetten asla ayrılmamalıyız!” dedi. 

Kısa bir sessizlikten sonra Orhan, kuzenine dönerek “Peki Metin, sen ne dedin? Umarım bu ahlaksız teklifin asla kabul edilmeyeceğini söylemekte en ufak bir tereddüt göstermemişsindir!” diye endişeyle sordu. Metin “Ne münasebet Orhan abi! Kayıtsız-şartsız hukuktan yana olduğumuzu, bağımsız bir yargıyı var gücümüzle siyasilere karşı korumamız gerektiğini söyledim.” diye yanıt verdi.

Söylenenleri pür dikkat dinleyen Vergi mahkemesi hâkimi Bilal söze girerek “Namık Kemal, ‘Muini zalimin dünyada erbâb-ı denâettir. / Köpektir zevk alan sayyâd-ı bi-insafa hizmetten.’ Yani; ‘dünyada zalimlerin yardımcıları alçaklardır. İnsafsız avcılara hizmet edenler köpeklerdir.’  beyitiyle, bu günlerin biatçılarını ne güzel tasvir ediyor değil mi?” dedi.

Hâkim Orhan “ulusalcı Doğu Perinçek’in bu minvalde söylediği ‘Yargı siyasetin köpeğidir’ sözünün doğru çıkmamasını ne kadar da çok isterdim bir bilseniz?” dedi. Diğer katılımcılar da bu temenniyi başlarıyla onayladılar.

Said bey “O vakit biz de ülkeyi bilerek veya bilmeyerek içten çökertmek isteyen bu güruha karşı başta kendi adliyemizde olmak üzere, ulaşabildiğimiz tüm adliyelerde Orhan bey lehine kulis yapmaya başlamalıyız. Tek çiçekle bahar olmayacağından, makul taahhütlerde bulunan ve liyakatli diğer bağımsız adaylarla da temasa geçmeli, güç birliği yapmalıyız. Öncelikle mücadele felsefemizi ve amacımızı anlatan bir motto belirlemeli, YBP’yi neden desteklememek gerektiğini ise meslektaşımıza ikna edici bir şekilde anlatabilmeliyiz.” dedi. Hâkim Bilal söz alarak “Ben ‘Hukukun üstün olduğu demokratik bir rejim için yargı gücünün bağımsız ve tarafsız olmasından asla vazgeçilemez’ mottosunu öneriyorum” dedi. Bu öneri heyet tarafından kabul gördü. Ve Bilal devamla “Telefon rehberlerimizdeki tüm meslektaşlarla doğrudan, internetten veya telefonla adayımıza ve diğer makul adaylara destek toplamak için temasa geçmeliyiz” dedi. Sabri bey “Bilal beye katılmakla beraber zaman ve imkan darlığı nedeniyle vites büyütmeli, aritmetik değil, 2-4-8-16-32.. şeklinde katlanarak yani geometrik olarak büyümeyi hedeflemeliyiz. Ayrıca safımıza katılan her meslektaşı, başkalarının da reyini kazanmak için çalışmaya ikna etmeliyiz.” dedi. Metin, “Arkadaşlar YBP’nin yöneticileri kamu nezdınde maaş zammı ve sicil affı tahhüdünde bulunuyorlar, hükümet de bu teklifleri kabul ettiğini açıklamak suretiyle onları açıkça desteklediğini deklare ediyor. Bizim ise üstün tarafımız bağımsızlığımız ve hukuktan yana olmamızdır, bilmem ki bu geçer akçe midir? Seçime yaklaşık 14 bin hâkim-savcı katılacak. Disiplin cezasıyla canı yananlar ve şartlı maaş zammına tamah edip hukuki bağımsızlığını satabilecek meslektaşlar maalesef az değil. Bunların oranı her yüzde 10 olsa 2800 oyu baştan kaybettik demektir. Bu nedenle bu seçime insan üstü bir gayretle asılmak zorundayız!” dedi.

Biraz sonra kafenin garsonu geldi ve heyecanla heyete “Efendim beklediğiniz başka kimseler var mıydı?” diye sordu. Metin bey “Hayır, bir sorun mu var?” dedi. Garson, “Koyu renk takım elbiseli iki kişi geldi doğrudan sizin masaya doğru yöneldiler. Kendi aralarında biraz konuştuktan sonra göz ucuyla kafenin kameralarına baktılar ve oturmadan hızla uzaklaştılar. Onlarla konuşmak istedim ancak beni muhatap almadılar. Sayın hâkimlerim bu olayı bilmenizi istedim“ dedi. Said bey “Tamamdır, herhangi bir sorun olduğunu düşünmüyorum. Zaten gitme zamanımız da gelmişti. Ben sizin gibi değilim gençler! Şimdiye bu ihtiyarın uyumuş olması lazımdı.” diye espri yaparak havayı hemen yumuşattı.

Hesabı ödedikten sonra evlerine dağılan dörtlünün zihninde hâlâ, kafede kendilerini izleyen o gizemli adamlar vardı…

 

Serinin önceki yazıları:

Akrebin Kıskacındaki Yargı (1): “Teklif ve Karar”
Akrebin Kıskacındaki Yargı (2): “Sır Toplantı”

Akrebin Kıskacındaki Yargı (3): “Yol Ayrımı”

 

Bu Yazılarıda Okuyabilirisiniz

KAĞITTAN KAPLAN YARGIMIZ

KAĞITTAN KAPLAN YARGIMIZ

Sivas Sulh Ceza Hâkimliği’nin tutukluluk  halimin devamına dair kararı ile HSYK tarafından verilen benim de ismimin yer aldığı 2847 hâkim ve…
HÜCREMİN MAZGALLARI

HÜCREMİN MAZGALLARI

(Bu yazı 15.1.2017 tarihinde, Silivri cezaevinde tutsaklığım sırasında kaleme alındı)   Dış dünyanın görünen tek yüzü olan gökyüzünü seyrederken bile özgür…
REALİST-İDEALİST HUKUKÇU

REALİST-İDEALİST HUKUKÇU

Her hukukçu teorik olarak hakkın ne olduğunu, adaletin nasıl tesis edileceğini bilir. Bilmekle kalmaz, bu amaca ulaşmak için çaba sarf edeceğini,…
Kafka’nın Dava Romanı Türkiye’de mi Yazıldı!

Kafka’nın Dava Romanı Türkiye’de mi Yazıldı!

“Bu filmdeki tüm karakterlerin ve olayların gerçek kişi ve kurumlarla ilgisi yoktur. Tamamen hayal ürünüdür.” diye başlayan filmleri bilirsiniz. Ben bunu…

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir