• Mart 29, 2023
  • 3 Comments

SÜRGÜNDEKİLERİ DE BİR GÖREN VAR YA!…

SÜRGÜNDEKİLERİ DE BİR GÖREN VAR YA!…

İsrailoğulları arasındaki fasık bir gencin hikayesi bu… Onun hikayesi, kim bilir kimlere dokunur ucu?!

Hz. Musa devrindeki o genç, fasıklıktan bir türlü vazgeçmiyordu, günün birinde beldesinin halkı ondan iyice bıktı, koyulduğu kötü yoldan onu vazgeçirmekten ümit kesilince ondan kurtulmak için Allah’a yalvardılar.

Allah (C.C.) Hz. Musa’ya (A.S.) vahyetti ki:

“İsrail oğulları arasında fasık bir delikanlı var, onu beldelerinden sür ki, onun kötülüğü yüzünden üzerlerine ateş yağmasın.”

Hz. Musa da o beldeye vararak delikanlıyı sürdü. Delikanlı beldesinden çıkarak bir köye sığındı. Bunun üzerine Allah’tan o köyden de onu kovma emrini alan Hz. Musa, delikanlıyı yeni yurdundan da çıkardı.

İkinci sefer sürgüne çıkan delikanlı bu defa insansız, bitkisiz, vahşi hayvansız ve kuş uçmaz bir mağaraya sığındı. Bu ıpıssız mağarada yalnız kendisi ile baş başa kalan delikanlı çok geçmeden hastalandı, yanında bakacak hiç kimsesi yoktu.

Toprağın üzerine yığıldı, başını da yere koydu. Bu acıklı durumda dudaklarından şöyle mırıldandı:

“Annem başucumda olsaydı, halime acır ve zilletime ağlardı. Babam yanımda olsa yardımıma koşar, başımın çaresine bakardı. Karım burada olsa ayrılığımızın acısına ağlardı…

Çocuklarım yanımda olsalar, cenazemin arkasından gözyaşı döker ve:

“Allah’ımız! Garip, zavallı, günahkâr, beldesinden yabancı bir köye sürülmüş, orada da barındırılmayacak ıssız bir mağaraya koyulmuş ve ıssız mağarada da dünyadan ayrılarak ümitsiz bir ahiret yolculuğuna çıkmak üzere olan babamızı sen af eyle “ dua ederlerdi.

Allah’ım Beni ana- babamdan, evladımdan, karımdan ayrı düşürdün, fakat rahmetinden mahrum etme. Onların acısı ile kalbimi yaktın, fakat günahıma karşılık beni ateşinde yakma.

Delikanlının bu acıklı yalvarmaları üzerine Allah, delikanlıya anası ve karısı kılığında birer huri, çocukları kılığına girmiş genç melekler ve babası kılığında da bir melek gönderdi. Gelen huri ve melekler yanı başına oturarak üzerine ağladılar. Delikanlı da:

“İşte ana – babam, karım ve çocuklarım, sonunda bana gelmişler!” diyerek ölçüsüz bir sevince boğuldu, gönlü feraha kavuşarak günahtan arınmış ve affa uğramış bir halde Allah’ın rahmetine kavuştu.

Bunun üzerine Allah (cc) Hz. Musa’ya (as) bildirdi ki:

“Filan yerdeki falan kuytu mağaraya git, orada velilerimden bir veli öldü, yanına var, ona karşı yapılacak görevleri bizzat yürüterek ölüsünü defnet.”

Allah’ın bu talimatına uyan Hz. Musa (as) kuytu mağaraya varınca Allah’ın emri ile önce kendi beldesinden ve sonra sürgün olarak yaşadığı köyden kovduğu delikanlının ölüsü ile karşı karşıya olduğunu ve cenazesinin çevresini melekler ile hurilerin tuttuğunu görür.

O zaman Hz. Musa (A.S.) Allah’a “Allah’ım! Bu ölü, senin emrin uyarınca beldesinden ve sürgün yerinden kovduğum delikanlı değil mi?” diye sorar.

Yüce Allah Hz. Musa’ya cevap verir:

“Evet ya Musa, fakat sonra ben onu rahmetimin şemsiyesi altına alarak affettim. Çünkü toprak üzerine uzanmış, yatarken bana yakardı. Memleket, ana- baba, eş ve çocuk hasretine katlandı. Ona son nefesinde anası ve eşi kılığında birer huri, babası ve çocukları kılığında melekler gönderdim.

Bilirsin ki, garip öldüğü zaman yer ve gök ehlinin hepsi onun için yas tutarlar. Ben merhametlilerin en merhametlisi iken ona nasıl acımazdım.”

Garip bir kimse komaya girdiği zaman Allah meleklerine buyurur ki:

“Ey meleklerim! Bu adam gariptir, yolcudur, çoluk -çocuğundan, eşinden, ana-babasından ayrı düştü. Ölünce arkasından ağlayacak, yasını tutacak bir kimsesi yoktur.”

Arkasından Allah, meleklerden birini babası kılığına, bir başkasını çocuğu kılığına, bir diğerini yakın akrabasından birisi kılığına koyar.

Bunlar son nefesinde yanına varırlar. Garip hasta gözlerini açar ana-babasını, eşini görür, yüreği rahatlar, ruhunu huzur ve sevinç içinde teslim eder.

Daha sonra cenazesi yola çıkarılacağı zaman, melekler onu uğurlar ve mezarı başında Kıyamet gününe kadar dua ederler…

***

Mükâşefetü’l Kulûb’da geçen bu hikayedeki gencin hali çok yüreğimi deler… Evet, yurdundan sürülen Sahabelerin, Peygamberimiz ve arkadaşlarının yaşadıkları, o kutlu yolculukları, hicretleri hep ruhumuzdadır… ve yeri başkadır.

Fakat şu “fasık” diye sürülmüş ve sürgünde, gurbette hicranla yitip gitmiş şu gence bir başka empati halindeyim şahsen.

Kurmaca bir darbe ile devletin, milletin “fasıkları” olarak addedilmiş yüz binlerce insan büyük bir tenkile maruz kaldı. Çıkabilenler çıktı ve mecburi bir sürgüne uğradı.

Bilmediği diyarlarda hayatta kalmaya çalıştılar, kimi zaman aç kaldılar, darda kaldılar. Bir yerde tutunmaya çalışırlarken bu sefer orada da rahat bırakılmayıp “iade edilmesi gerekenler listesi”ne eklendiler.

Yakınları öldü, gidemediler. Ölen annelerinin mesela cenazelerine katılamadıklarından rüyalarında onları mor çiçek demetleriymiş gibi yaşatma çabasında çırpınıp durdular.

Bir kısmı kanserden, dertten soluklarını verdiler bu uzak ve soğuk diyarlarda:

“Bırakın geleyim, öleceksem de memleketimde öleyim” dediler, bu kadarına bile müsaade etmediler.

Hukuk ve nizam gelse dünyanın en azılı haydutları kabul edilecek bazı azgınların iktidarı zapt ettiği yerde, sulh ve emniyeti tavsiye eden insanlar “fasık” ve “terörist” ilan edilmişlerdi bir kere…

Onlar da herkes de biliyor aslında kimin ne olduğunu… Fakat o “fasık” denilen ve sürülen o insanların da hataları olmuştur; bilerek de bilmeyerek de…

Nasıl bir cürüm işlemişlerdir, bilinmez… Ama şu katidir ki bir zamanlar sahiden de “fasık” diye damgalanmış kimseyi bile hicranı ve tövbeleri karşısında “dostum” diyen Yüce Mevla cesetlerini öylece ortada bırakmayacak, onların encamını da sonrakilere güzelce nakledecektir.

Evlat acısıyla yanan Yakub (as) gibi:

“Nefisleriniz sizi bir iş yapmaya sürükledi. Artık bana düşen, güzel bir sabırdır. Umulur ki, Allah onların hepsini bana getirir. Çünkü O, hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir” (Yûsuf Suresi 83. Ayet) demek düşer sürgünlere şimdilik…

 

Ramazan Faruk Güzel/ İsveç

Eski bir yargı mensubu..

Bu Yazılarıda Okuyabilirisiniz

İnsanın Anlam Arayışı: Ben Kimim

İnsanın Anlam Arayışı: Ben Kimim

Felsefeciler ve felsefe severlerin mutlaka okunması gereken kitaplar sıralaması yaparken listelerinde muhakkak bulunan bir kitap “Sofi’nin Dünyası” dır.  Kitabın belki de…
Yanlı(ş) Tarih Okumaları

Yanlı(ş) Tarih Okumaları

Taraflı tarih, bir tarihçinin sahiplendiği fikirleri, eğilimleri bilinçli bir şekilde tarihe dayatması, başka bir ifadeyle tarihi verileri bu düşünce ışığında yeniden…
NAİF YARGI(Ç)

NAİF YARGI(Ç)

Önceki dönemde egemen iktidar tarafından “sakıncalı” görülen kişiler fikir ya da düşünceleri nedeniyle soruşturulmuşlar; haklarında iddianameler düzenlenerek yargılanmaları ve hatta mahkûm…
TÜRKİYE’DE ÖTEKİ OLMAK

TÜRKİYE’DE ÖTEKİ OLMAK

Öteki olmak mevcut düzen içinde hakim olanın zıttını ifade eden bir kavram. Benliğin dışsallaştırdığı, yabancı gördüğü ve çoğu zaman ön yargılarla…

3 Comments

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir