SÜREÇ MAĞDURLARININ “KÜRESEL FARKINDALIK” KONUSUNDAKİ FARKINDALIĞI YETERLİ Mİ?

SÜREÇ MAĞDURLARININ “KÜRESEL FARKINDALIK” KONUSUNDAKİ FARKINDALIĞI YETERLİ Mİ?

“Bir zulmü engelleyemiyorsanız onu herkese duyurun” Bu söz çoğumuzun bildiği bir sözdür. Siyasal güç ve hakikat arasında daha hakikatin ışığının aralarından ayrılmasının üzerinden otuz yıl bile geçmeden gücü tercih eden bir topluluğa neredeyse yalnız başına hakikati haykırmış bir liderin, Hz. Ali’nin sözüdür. Bu yanlış tercih o dönemden bugüne İslam dünyasında neredeyse değişmemiştir. 1400 yıl önce karşısındaki devenin cinsiyetini ve kime ait olduğunu bile bile sadece zamanın siyasi gücü memnun olsun diye gördüğünün aksini tereddütsüz haykıran toplum bugünde tereddütsüz aynısını yapmaktadır.

Bu yazı bu süreçte mağdur olan olmayan hemen herkesin bildiği bu durumu farklı cümlelerle tekrarlamanın ötesinde bir amaçla kaleme alınmıştır. Umarım o amaca azda olsa hizmet eder. Yukarıdaki sözde tavsiye edilen “herkese duyurun” ifadesi mağdur ve mazlum olan herkesin özellikle onun inandığı ve yapayalnız dahi olsa uğruna yaşadığı değerlere inanan herkes için bir misyondur. Bu misyonu bu çağın gerektirdiği anlayış ve imkanlarla yorumlayıp yerine getirmek de bu sürecin belki de daha hızlı bitmesine ve insanların susadığı adalet ve huzurun ülkeye geri gelmesine hizmet edecektir.

15 Temmuz sonrası açıkça şeytanlaştırılarak hedefe konulan kesim, özü itibariyle teslimiyet duygusuna önem veren ahlaki bir anlayışa sahiptir. Bu anlayış yaratıcıya karşı olduğunda saygı ve takdiri sonuna kadar hak eden bir anlayıştır. Ancak bu, özellikle mağdurları elinden geleni yapmaktan alıkoyan bir gayret yoksunluğuna sürüklememeli ve an azından bunun için mazeret olmamalıdır.

Bu noktada özellikle vurgulamak istediğim konuya gelmek istiyorum. Öncelikle ifade etmeliyim ki bu süreçte mağduriyetlere karşı hukuken neler yapılması gerektiğine ilişkin onlarca hukukçu, farkındalığı artırmak için çalışan aynı zamanda süreçte mağdur olmuş onlarca basın mensubu ve diğer meslek gruplarından insanların gayretlerinin önünde saygıyla eğiliyorum.

Ancak hukuksuzluk ve mağduriyetlerine özellikle uluslararası arenada Dünyaya anlatılarak küresel bir farkındalık yaratılması konusundaki gayretlerin yeterli düzeyde olmadığı kanaatindeyim. Mağdur edilen insanların eğitim seviyeleri özellikle yabancı dil yeterlilikleri dikkate alındığında bu değerlendirme haklı bir değerlendirmedir.

Yaşanılan hukuksuzlukların tüm gerçek haber kaynaklarının kesildiği ülkemizde ülke insanına anlatılması hayati bir konudur.  Kaldı ki bir o kadar hayati olan bir diğer konu da bu sürecin Dünyaya anlatılmasıdır. Bu noktada yazabilecek düzeyde dahi olsa herhangi bir yabandı dil bilen mağdurlara çok önemli görevler düşmektedir. Özellikle ülke dışında olup da bu konuda soruşturma ve kovuşturma yaşama tehdidi altında olmayanlar, sosyal medyada yabancı dilde paylaşımlar yapmayı, bu paylaşımlarda konu ile ilgili uluslararası kişi ve kurumları etiketlemeyi, bu kişilerin ulaşılabilen maillerine bir cümle ile de olsa haksızlıkları anlatan İngilizce mailler ve haber linkleri göndermeyi bir sorumluluk olarak görmelidirler. Yıllardır gökyüzünü yalnız kaldığı hücrenin penceresinin parmaklıklarının izin verdiği kadar görebilen tanıdığınız veya tanımadığınız birçok insanın o gökyüzüne yanındaki çocuğu ile çimenlere uzanarak seyredebilecek olmasının sebebi sizin tek bir retweetiniz olabilir.

Yabancı dil bilen akademisyenler, kamu görevlileri ve özellikle öğretmenlerin bunu bir kez olsun yapmadan geçirdikleri bir gün dahi kayıptır.

Hatta bu çorbaya tuz atmak için yabancı dil biliyor dahi olmanız gerekmez bu konudaki her türlü şahsi gayreti desteklemeniz yeterlidir. Yüzüklerin Efendisi filmini izlemeyenimiz yoktur o filmde vefa ve arkadaşlık kavramını temsil eden yüzük taşıyıcı Frodo’nun yakın dostu Samwise’dır. Bir sahnede şöyle der: “Yüzüğü sizin için taşıyamam bay Frodo, ama sizi taşıyabilirim” İşte yabancı dili olmayan ama buna rağmen ne yapabilirim diye kendine sorabilecek kadar vefalı insanların tavrı tam olarak bu olmalıdır.

Çağımız ulaşım teknolojileri açısından inanılmaz imkanlar sunmaktadır. Bir cep telefonu olan bir kişi günümüzde CNN veya New York Times ‘ın sahibinin sahip olduğu imkanların neredeyse tamamına sahiptir. Ancak bu teknolojik değişim ciddi bir algı farklılığını da  beraberinde getirmiştir. Bu algı kısaca şöyle özetlenebilir “Bilinmiyorsanız , yoksunuz”

Psikolojik algı anlamında da yine takdir edilecektir ki; Bir hususu ilk açıklayan kişinin durumu her zaman bir iddiayı savunmak zorunda kalan kişiden daha avantajlıdır. O yüzden bir gelişmenin özellikle bu konu hakkında insiyatif alabilecek veya o gelişmeye uluslararası tanınırlığı olan bir resmi raporda yer verebilecek bir kurum yetkilisine veya o kurumun resmi hesabına ilk elden bildirilmesi veya bu konuda yapılan bildirimlerin desteklenmesi çok önemlidir.

Bu konu hakkında insanları yapılanların yeterliliğine inandıran ve maalesef yanıltan diğer bir nokta da şudur. Yaşadığınız mağduriyetlerin sizin öncelikli gündeminiz olması bunları sizin şahsen yaşamanızdır. Bunu yaşamayan dünyadaki diğer insanların kendi problemleri, kendi hayatları ve öncelikleri vardır. Buna rağmen bu yaşanılanları birkaç dakikalığına da olsa onların kendi problemlerinin arasına sokmak zorundasınız. Yoksa Çin’de yaşayan bir Uygur ailesinin, Ukrayna sığınaklarındaki çocukların durumundan biz ne kadar haberdar isek diğer insanlarda on kişilik koğuşlarda kırk kişi kalan insanlardan, doğumuna haftalar kala tutuklanana kadınlardan o kadar haberdarlar.

Kültürlerinde biz olmayı her zaman ben olmanın üstünde tutan bu şeytanlaştırılan toplum kesimi, teorik olarak kabullendiği kavramların adeta pratik sınavını yaşamaktadır. İşte ötekini düşünme bilebildiğim kadarı ile “diğergam” olma da sınavı verilen bu kavramların başında gelmektedir.  Bazen böyle bir kaygı ile yapacağınız yabancı dilde bir paylaşımın bu konuda insiyatif alabilecek tek bir kurum veya kurum yetkilisi tarafından görülmesi Türkçe yapıp alacağınız binlerce beğeni veya retweetden çok daha önemli olabilir.

Hukukun üstünlüğü ve insan hakları gibi evrensel kavramları bugün itibarı ile en ileri derecede temsil eden Batı dünyası için, kendi tanımları ile bu batılı değerlerin batılı olmayan bir toplum kesimi tarafından ağır bedeller ödenerek savunulması alışılmış bir durum olmayıp şu ana kadar bildikleri tüm ezberlere aykırıdır. İşte bu tür, özellikle yabancı dilde bilgilendirme gayretleri, bu ezberlerin bir an önce bozulmasına bu şaşkın halinin bir an önce sonlandırılıp insiyatif alınmasına neden olabilecektir.

Tüm bu nedenlerle bu çağda çağın imkanları ile çağın zulmüne karşı mücadele hayatımızın en önemli gündemi olmalıdır.

Yunus Yalçın

Bu Yazılarıda Okuyabilirisiniz

NAİF YARGI(Ç)

NAİF YARGI(Ç)

Önceki dönemde egemen iktidar tarafından “sakıncalı” görülen kişiler fikir ya da düşünceleri nedeniyle soruşturulmuşlar; haklarında iddianameler düzenlenerek yargılanmaları ve hatta mahkûm…
KAĞITTAN KAPLAN YARGIMIZ

KAĞITTAN KAPLAN YARGIMIZ

Sivas Sulh Ceza Hâkimliği’nin tutukluluk  halimin devamına dair kararı ile HSYK tarafından verilen benim de ismimin yer aldığı 2847 hâkim ve…
HÜCREMİN MAZGALLARI

HÜCREMİN MAZGALLARI

(Bu yazı 15.1.2017 tarihinde, Silivri cezaevinde tutsaklığım sırasında kaleme alındı)   Dış dünyanın görünen tek yüzü olan gökyüzünü seyrederken bile özgür…
Bu Da Mı Gol Değil Hakim Bey!

Bu Da Mı Gol Değil Hakim Bey!

Hukukçu olmasa da Türkiye’de, kahvede oturan kalabalığın bile batak oynarken bildiği temel hukuk bilgileri ne yazık ki vardır. İronik bu durum…

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir