• Ocak 25, 2021
  • No Comment

SORUŞTURMA SAHTECİLİĞİ

SORUŞTURMA SAHTECİLİĞİ

Sahte bir soruşturma olur mu? Mümkünse nasıl yapılır? Bir hukuk düzeninde fark edilmeden böylesi bir sahteciliğin yapılabilmesi mümkün müdür? Yapılmışsa failleri kim veya kimler olabilir?

Halk dilinde sahtecilik çok geniş bir manada kullanılır ve gerçek olmayana, yalana, hileye işaret eder. Hukuki bağlamda sahteciliği, yetki ve görevi olmadığı halde başkasına ait bir işin yapılması ya da yasal şartları oluşmadığı halde bir işin (yetkili ve görevli olsa dahi) icra edilmesi olarak izah edebiliriz. Hukuk, sahtecilik ibaresini, halk tarafından verilen anlamının sınırlarını daraltarak kavramsallaştırıp kurumsallaştırmıştır.

Ceza hukukumuzda dar manasıyla sahtecilik kavramı, resmi ve özel belgeler ile damga, mühür ve banka kartlarında yapılan usulsüzlükleri belirtmek için kullanılır. Geniş manada sahtecilik olarak nitelendirilebilecek birçok eylem, ceza mevzuatında farklı başlıklar altında, özel olarak düzenlenen suç tipleri içerisinde yaptırım altına alınmıştır. Dolandırıcılık, hileli iflas, yalan tanıklık ve iftira bunlara örnek olarak gösterilebilir.

“Soruşturma sahteciliği” teknik anlamda hukuki bir kavram değildir. Herhangi bir hukuk dalı tarafından tanımlanmamış ya da şartları belirlenmemiştir. Bunun nedeni hukuk devletinde böyle bir ihtimalin meydana gelmeyeceğine dair inanç ve bu amaçla alınan tedbirlerdir. Hukuk devleti olduğu iddiasındaki bir sistemde soruşturma sahteciliğinin yaygın şekilde var olması, gerçekte o devletin niteliğinin değiştiğinin ve farklı şekilde tanımlanması gerektiğinin en önemli bilgisidir. Bu durumda fiiliyatta, hukuku kendisine perde yapan, ardında gizlenen bir diktatörlüğün, faşizmin ya da totalitarizmin varlığından bahsetmek yanlış olmayacaktır.

Soruşturma sahteciliğini hangi anlamda kullandığımızı izah ettiğimizde, yukarıdaki tespitimiz daha iyi anlaşılacaktır.

“Soruşturma”, ceza hukuku anlamda kullanılan teknik bir kavram olup, tanımı da yine ilgili mevzuat hükümlerinde yapılmıştır. Soruşturmanın varlığının temel şartı, suçun işlendiğine dair en azından zan derecesinde bir şüphesinin var olmasıdır. Suç şüphesi olmadan, ona zorunlu şekilde bağlı bulunan soruşturma gün yüzüne çıkıp, etkilerini gösteremez. Bir suçun işlenmesi kendiliğinden soruşturma başlatamaz. Soruşturmayı başlatacak kişi ve kurumlar sınırlı şekilde yasada belirtilmiştir. İstisnai durumları bir kenara bırakırsak bu yetki ve görev münhasıran savcıya (savcılığa) aittir.

Yapılan bu kısa izahtan da anlaşılacağı üzere soruşturma sahteciliği iki halde meydana gelebilir: Soruşturma ya (1) suç şüphesi olmadan, ya da (2) olmasına rağmen savcı(lık) dışında başka bir kişi ya da kurum tarafından başlatılmıştır. Bu iki halde de, kimin tarafından başlatıldığına bakılmaksızın, görünürde var olan soruşturma ile bu çerçevede yapılan usüli işlem ve kararlar sahte olmaları nedeniyle hukuken ve kanunen yok hükmündedir.

Ceza mevzuatı ve ona hâkim olan ilkeler ile içtihatlar gözönüne alınarak, bir eylemin suç oluşturup oluşturmadığı ve soruşturma gerektirip gerektirmediği kolayca anlaşılabilir. Soruşturma başlatılması zorunlu bir süreç olmayıp, gerektiğinde işletilmesi gereken hukuksal bir kurumdur. Bundan dolayıdır ki, suç yokluğuna dayalı soruşturma sahteciliğinin teşhisi bir nebze kolaydır. Benzer şekilde, savcılık yetki ve görevlerine haiz olmayan kişiler tarafından başlatılan soruşturmaların da sahte olduklarının tespiti zor değildir. Tespiti, teşhisi ve tedavisi zor olan soruşturma sahteciliği, yetkili ve görevli savcı(lık)lar tarafından yapılanıdır.

Savcı(lık)ların soruşturma başlatma, başlamış soruşturmayı devam ettirip ondan sonuç çıkarma hususundaki görev ve yetkileri yasa da belirtilmiştir. Dayanağını yasadan almayan, savcıların keyfi kararlarına dayanan, genetiğiyle oynanmış ya da kontrolü olanaksız veriler baz alınarak başlatılan her soruşturma sahtedir. Hukuk devletinde, kamu gücü kullanılmasının dayanağı mevzuattır. Varlığını mevzuattan almayan yetki kullanımı anarşi doğurur, kargaşa yaratır; hukuk devletini başkalaştırır. Yetkisi olmadan açılan ya da görevi olmadan yürütülen her soruşturma hukuk devletinin temeline vurulan bir kazmadır. Kazma sayısının çokluğu ile vurulduğu yerin konumu ve önemiyle doğru orantılı olarak, yapılan bu tür sahtecilikler kamu düzeninin bozulup yıkılmasını kolaylaştırıp hızlandıracaktır.

Suç ve cezaların şahsiliği hukukun genel kaidelerindendir. Soruşturma sahteciliği yapanlar, kendi eylemlerinden bireysel olarak mesul olacaklardır. Ancak mahiyetindeki karmaşıklık nedeniyle soruşturma sahteciliği suçu çoğu kez bireysel değil kolektif olarak gerçekleştirilir. Hukuk devleti, kişi ve kurumlara yetki tanırken, paralelinde sorumluluk da yüklemiş, ciddi denetim mekanizmaları öngörmüştür. Bu denetim araçlarını aşarak, soruşturma sahteciliği (başlatılmış olsa dahi) sürdürülüp devam ettirilemez; amaçlanan hukuka aykırı gaye elde edilemez. Bundan dolayıdır ki hukuk devletinde, yapılacak böylesi bir sahteciliğin (komplonun) failleri zorunlu olarak birden fazla olmak zorundadır. Bu eyleme iştirak eden faillerin bilgisizliğe, hataya, tehdide, ikraha veya zorlamaya dayalı sorumsuzluk iddiasında bulunmaları, çok istisnai haller hariç, kabul edilemez. Bu suça ortak olan hakim ve savcıların, sahip oldukları yasal yetki ve görevleri ile olanakları gözönüne alındığında, soruşturma sahteciliği eylemindeki sorumsuzluklarını ispat etmeleri neredeyse imkânsızdır.

Soruşturma sahteciliği eylemine azmettirme ve bu suça iştirak olanaklıdır ve çoğu kez bu şekilde icra edilir. Esas yetkiye sahip bulunan savcının, farklı kurumlardaki iktidar (güç) sahiplerince ikna edilerek ya da (yasal olmasa da) emir ve talimat alarak soruşturma başlatılması sağlanır. Gerek yönlendirmeyi yapan ve gerekse bu yönde girişimde bulunan kişi ve kurumlar, meydana gelen soruşturma sahteciliğinden farklı derecelerde sorumludurlar. Bu bağlamda sahte soruşturma çerçevesindeki talepleri karara bağlayan sulh ceza hâkimleri, yapılan itirazları reddeden hâkim ve mahkemeler ile, bu tür soruşturmalar sonrasında açılan iddianameleri kabul ederek yargılamayı devam ettiren ilk derece mahkemeleri ve temyiz makamları da soruşturma sahteciliğinin failleri haline geleceklerdir.

Sahte olarak yürütülen soruşturmalar, modern dünyanın zalimleri tarafından kullanılan giyotinleri, cellatlarının elindeki kılıcıdır. Bu soruşturmalar sayesinde bireysel katliamlar ve kitlesel kıyımlar yapılır, kişilerin temel hak ve özgürlükleri yok edilir, toplumsal mühendislikler icra edilir, siyasi atmosfer şekillendirilir veya hükümet kurulup, hükümet yıkılır. Bu soruşturmalar diktatörlerin vazgeçilmez silahı, kişi ve kurumları aldatmak adına kullandıkları bir sihirdir.

Bu Yazılarıda Okuyabilirisiniz

NAİF YARGI(Ç)

NAİF YARGI(Ç)

Önceki dönemde egemen iktidar tarafından “sakıncalı” görülen kişiler fikir ya da düşünceleri nedeniyle soruşturulmuşlar; haklarında iddianameler düzenlenerek yargılanmaları ve hatta mahkûm…
KAĞITTAN KAPLAN YARGIMIZ

KAĞITTAN KAPLAN YARGIMIZ

Sivas Sulh Ceza Hâkimliği’nin tutukluluk  halimin devamına dair kararı ile HSYK tarafından verilen benim de ismimin yer aldığı 2847 hâkim ve…
Bu Da Mı Gol Değil Hakim Bey!

Bu Da Mı Gol Değil Hakim Bey!

Hukukçu olmasa da Türkiye’de, kahvede oturan kalabalığın bile batak oynarken bildiği temel hukuk bilgileri ne yazık ki vardır. İronik bu durum…
HUKUKÎ HATA KİMİN YANLIŞI?

HUKUKÎ HATA KİMİN YANLIŞI?

Hukuk alanında tezahür eden hatalar, kendiliğinden meydana gelmezler; yetkili ve görevli kişiler tarafından ortaya konulan işlem ve/ya kararlar ile tezahür ederler.…

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir