- ANASAYFA
- No Comment
KOMPLOCUSUNDAN BYLOCK İTİRAFI
Arka Plan ve Son Gelişmeler
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın HaberTürk kanalında yaptığı Bylock kayıtlarının ülkeye getirilmesi ve delil olarak kullanılmasına dair açıklamaları, Türkiye’de büyük tartışmalara yol açtı.
Şifreli mesajlaşma uygulaması Bylock, 15 Temmuz 2016 darbe girişiminden sonra birçok davanın merkezinde yer aldı. Türk hükümeti, Gülen Hareketi üyelerinin Bylock’u darbe ile ilgili faaliyetlerini koordine etmek için kullandığını iddia ederek, bu uygulama üzerinden birçok kişiyi tutukladı ve yargıladı.
Bylock Delilinin Tartışmalı Doğası
Bylock’un delil olarak kullanılması başından beri tartışmalı olmuştur. Eleştirmenler, uygulamanın ceza davalarında birincil delil olarak kullanılmasının birkaç nedenle sorunlu olduğunu savunuyor:
Teknik Sorunlar: Verilerin güvenilirliği konusunda endişeler bulunmaktadır…
Masum kişilerin yanlış veri işleme veya Bylock sunucularına zorla bağlanma nedeniyle yanlış bir şekilde suçlandıkları iddia edilmektedir.
Hukuki ve Etik Sorunlar: Bylock’un tek başına delil olarak kullanılması, masumiyet karinesi ve adil yargılanma hakkı gibi ilkeleri sorgulamaktadır.
Birçok hukuk uzmanı ve insan hakları savunucusu, bunun adil yargılama standartlarını zayıflattığını savunmaktadır.
Uzmanlar; Bylock delillerinin kullanımının genellikle şeffaflıktan yoksun olduğunu ve uygun yargı denetiminden geçmediğini, bu nedenle haksız mahkumiyetlere ve ifade ile örgütlenme özgürlüğü üzerinde daha geniş bir caydırıcı etkiye yol açtığını vurgulamaktadır.
Hükümetin Tutumu ve Kamuoyu Tepkisi
Hakan Fidan, röportajında Bylock kayıtlarının darbe girişimine karışanları tespit etmek ve yargılamak için önemli olduğunu belirtmiştir. Bu kayıtların, Gülen Hareketi’nin iddia edilen suç faaliyetlerine bireyleri bağlayan kritik kanıtlar sunduğunu savunmuştur.
Ancak, Fidan’ın bu açıklamaları muhalefet figürleri ve insan hakları örgütleri tarafından şüpheyle karşılanmıştır. Hükümetin, Bylock kayıtlarına dayalı olarak başka destekleyici deliller olmaksızın yapılan yargılamaların hukuki normları ve insan haklarını ihlal ettiği iddia edilmektedir.
İtiraflar:
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, HaberTürk kanalındaki yayında Bylock kayıtlarına dair önemli itiraflarda bulunmuştur:
– Mahkeme Kararı Olmadan Ele Geçirildi: Fidan, Bylock kayıtlarının herhangi bir mahkeme kararı olmadan ve istihbari yöntemlerle ele geçirildiğini itiraf etmiştir…
Bu nedenle, Ceza Muhakemesi Kanunu’na (CMK) uygun elde edilmediği için ceza yargılamasında delil olarak kullanılamaz.
– İlk Mahkeme Kararı 09/12/2016 Tarihinde Alındı: Bylock ile ilgili ilk mahkeme kararı 09/12/2016 tarihlidir…
Ancak, Fidan’ın açıklamalarına göre, Bylock verileri 2015 sonu ile 2016 başı arasında CMK’ya aykırı şekilde ele geçirilmiş ve üzerinde yaklaşık bir yıl çalışıldıktan sonra Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına teslim edilmiştir.
Bu süreçte hakim kararı olmadan Bylock sunucusu üzerinde yapılan işlemler nedeniyle verilerin bütünlüğü bozulmuş ve delil olma özelliğini kaybetmiştir.
– Hukuka Aykırı Paylaşımlar: Bylock verileri üzerinde yapılan çalışmalar ve oluşturulan isim listeleri, Yargıtay ve Anayasa Mahkemesi’nin kararlarının dayanağı olan 09/12/2016 tarihli Ankara 4. Sulh Ceza Hakimliği kararından 7 ay önce ilgili tüm kurum ve kuruluşlarla paylaşılmıştır.
Hakim kararı olmadan ve nasıl oluşturulduğu bilinmeyen bu bilgilerin tamamı hukuka aykırıdır ve ceza yargılamasında delil olarak kullanılamaz.
– Hukuksuz ve Uyduruk Delil: Fidan, Bylock’un tarihin çöplüğünde yerini alacak hukuksuz ve uyduruk bir delil olduğunu belirtmiştir. Bu hukuksuz delilin mucidi övünerek anlatsa da Bylock’la ilgili yaptığı itiraf ve ifşaatın farkında bile değildir.
Özeti:
Hakan Fidan’ın açıklamaları, Bylock verilerinin hukuka aykırı şekilde elde edildiğini ve bu nedenle ceza yargılamasında delil olarak kullanılamayacağını ortaya koymaktadır.
Bylock verilerinin, ilk mahkeme kararı tarihinden önce kurumlarla paylaşılması ve verilerin bütünlüğünün bozulması, bu delilin güvenilirliğini tamamen yok etmiştir.
Bu tür itiraflar, Türkiye’deki yargı süreçlerinin adil ve hukuka uygun olması gerektiğini bir kez daha vurgulamaktadır.
…
İnsan Hakları Açısından Daha Geniş İmplikasyonlar
Bylock tartışması, Türkiye’nin şu anki insan hakları meselelerinin daha geniş bir yansımasıdır. Dijital delillerin hukuki süreçlerde kullanımı, ulusal güvenlik çıkarları ile adil yargılama ve hukukun üstünlüğü arasındaki dengeyi sağlamak zorundadır.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Türkiye’yi bu konuda birçok davada mahkum ederek, yargı reformlarına ve uluslararası insan hakları standartlarına daha fazla uyulması gerektiğini vurgulamıştır.
Sonuç
Bylock kayıtları üzerindeki tartışma, Türkiye’nin 2016 darbe girişimi sonrası güvenlik ve insan hakları arasında yaşadığı gerilimleri ortaya koymaktadır.
Türkiye, darbe girişiminin mirasıyla başa çıkarken, yargı süreçlerinin en yüksek adalet ve dürüstlük standartlarına uygun olması hayati önem taşımaktadır. Ancak bu şekilde hükümet, kamuoyunun güvenini yeniden kazanabilir ve hukukun üstünlüğünü koruyabilir.
Ramazan Faruk GÜZEL
NOT: Yazı, yazarın patrion hesabından alıntılanmıştır. Orjinal yazıya ulaşmak için şu linke gidiniz: https://www.patreon.com/posts/komplocusundan-106923401