• Ağustos 12, 2020
  • No Comment

Gel Gönlümün Sultanı

Gel Gönlümün Sultanı

Zaman hazinem bir mutluluk anına ayarlanmış.Alarm çalmasıyla uyanmak istiyor.

Hangi çabamın, sana uyanmamı çabuklaştıracağının keşmekeşliği ve karmaşasını yaşıyorum.

Daha bir tez ulaşmak, daha bir tez kavuşmanın acelesindeyim.

Tüm saatlerin birbirine eşit olmadığına kanaat getiriyorum.

Tıpkı tüm günlerin birbirine eşit olmadığı gibi,

Bazı günler bir başka uzun oluyor.

Yalnızlık girdabımın sabırsızlığında; ruhumda, aya bedel günler gibi güne bedel saatler yaşanıyor.

Acaba mesafeler de öyle midir?

Soruyorum kendime; hangi mesafe daha yakın olur.

Yola çıkılmış ise artık eski uzaklıktan bahsedilemez, değil mi?

Yakın olmak neye denir?

Daha ne kadar yol alınınca yakın olunur?

Az kaldı” demek için ne kadar gitmeli?

Kapa gözlerini, uyu” diyorum.

Belki arkasından konuştuğum dakika ve saatler birbirini daha fazla kovalar.

Sessizliğe ve sensizliğe dalıyorum.

Şimdi yüreğim, belki heyecanın belki kavuşma arzusunun telaşıyla daha bir tedirgin ve daha bir sakar.

Söz dinlemiyor.

Utangaç bir fısıltı ile dile getiriyor mutluluğunu.

Evet artık huzur ve mutluluk yamaçlarında dolaşıyor.

Buket buket çiçekler topluyorum,

Önce kalp uyanır gönül tahtımda; ses verir yedi cihana.

Göz kapamasına geldiği gibi bu sefer diriltici bir emir gelir.

Aç gözlerini” der.

Kalbe itimat tam.

İnançla derinleşen ve katmerleşen sevda seli artık göz göze gelmeyi arzuluyor.

Artık hapsi senin gözlerinde yaşamak istiyorum.

Ömre bedel ve yaşama sevgisi veren tebessümünün kelepçelerini hissediyorum.

Seni sevmenin müebbet tutsaklığını yaşıyorum.

Sorgulamadan.

Ne af, ne ölüm ne de toprak beni senden alır sevdiceğim.

Varlığına şüphesiz inandığım sonraki hayatın mutluluğunu şimdiden yaşıyorum.

Hoş geldin sultanım.

Hoş geldin cancağızım.

Seni çok seviyorum.

Bu, vuslat beklentisiyle kalbe gelen ve dokunulmadan görüntülenen sessiz çığlıktır.

O’nun bize emaneti ve sonsuz lütfü olan şu dünya tatlısı evlatlarımıza iyi bak. 04.10.2016

Basri Hasan
Hilvan Cezaevi

NOTBu yazı 04 Ekim 2016 Pazar günü bir Açık Görüş öncesi kaleme alınmıştır.
İlgilisine bir adet kare çikolatanın içine yerleştirilip teslim edilmiştir.
Öyle diyor ya Ahmet KAYA “ELLERİ DEĞSİN İSTEMEDİM. GÖZLERİ DEĞSİN İSTEMEDİM.”

Bu Yazılarıda Okuyabilirisiniz

NAZİ HUKUKU, İKİLİ DEVLET VE ANAYASA MAHKEMESİ

NAZİ HUKUKU, İKİLİ DEVLET VE ANAYASA MAHKEMESİ

Türkiye’de son 7 yıldır, tıpkı Nazi Almanya’sında olduğu gibi ikili bir hukuk sistemi işlemektedir. Anayasa Mahkemesi (AYM), Yargıtay ve diğer mahkemelerin…
SÜRGÜNDEKİLERİ DE BİR GÖREN VAR YA!…

SÜRGÜNDEKİLERİ DE BİR GÖREN VAR YA!…

İsrailoğulları arasındaki fasık bir gencin hikayesi bu… Onun hikayesi, kim bilir kimlere dokunur ucu?! Hz. Musa devrindeki o genç, fasıklıktan bir…
ÜÇ TELLİ BİR KEMANCI ve DİRENEN KHK’LILAR!

ÜÇ TELLİ BİR KEMANCI ve DİRENEN KHK’LILAR!

Dünyaca ünlü keman sanatçısı Itzhak Perlman’ın 18 Kasım 1995 tarihinde New York’taki Lincoln Center’daki Avery Fisher Salonu’ndaki sıra dışı konserinden bahsetmek…
KENDİ KUYULARINA DÜŞECEKLER DE… ÇIKARSAN DA!..

KENDİ KUYULARINA DÜŞECEKLER DE… ÇIKARSAN DA!..

Bir gün Ebû Cehil, Peygamber Efendimize bir tuzak hazırlar. Evinin önüne bir kuyu kazdırır. Peygamber Efendimizi evine da’vet eder… Peygamber Efendimiz…

Leave a Reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir