- ANASAYFA
- No Comment
Yenilikleri ile Yeni Yargı Paketi: Mağdurlar ve Suçlular…
Ramazan Faruk Güzel ( @rfguzel )
(Eski Hâkim)
Kışkırtan Sahne
“Kapalı kapılar ardında 55 bin… ardından 115 bin kişi… Açık cezaevine erken geçiş, üç yıl erken denetimli serbestlik… Ve bunların arasında ağır adli suçlardan hüküm giymiş olanlar…”
Nitekim Adalet Bakanlığı verilerine göre cezaevlerindeki doluluk oranı şöyle:
Kapasite: 304 bin 964 kişi Mevcut tutuklu ve hükümlü sayısı: 420 binin üzerinde Doluluk oranı: %138,1 Kapasite fazlası: 116 bin 18 kişi.
Duyduğumuz zaman insan durup düşünmeli: Cezaevleri dolu, toplumsal infaz sistemi tıkanmış olabilir. Ama bu tıkanıklık bir başkasının özgürlüğünden mi, toplumun adalet duygusundan mı çıkarılıyor? İşte 11. Yargı Paketi bu kıvılcımı yakıyor.
Neden “11. Yargı Paketi”? Ne Değişiyor?
-Paket, 38 maddelik bir kanun teklifi olarak geçtiğimiz ay sonu TBMM’ye sunulmuştu.
-Temel iddia: Cezaevlerindeki doluluk, infaz sistemindeki aksama, yargılamaların uzun sürmesi ve “eşitlik”… bu sorunları telafi etmek için infaz rejiminde köklü bir düzenleme yapılması.
-Özellikle, 2020’de pandemi döneminde getirilen, “açık cezaevi / denetimli serbestlik” düzenlemelerinden yararlanamayanlara -31 Temmuz 2023 öncesi suç işleyen hükümlülere yeniden bir imkan tanınması hedeflendiği ifade edilmişti. (Bkz: Prof.Dr. Ersan Şen, TBMM BAŞKANLIĞINA SUNULAN 11. YARGI PAKETİ TEKLİFİNDE İNFAZ İYİLEŞTİRMESİ)
-Bu düzenleme, Adalet bakanı tarafından yapılan açıklamada “af” değil, “infaz rejiminin düzenlenmesi” olarak tanıtılmıştı.
Yani paket, mahpus sayısının azaltılması, cezaevlerindeki yoğunluğun bir nebze hafifletilmesi ve “yargının yavaş işlemesa” mağduriyet yaşamış hükümlülere ikinci bir şans verme iddiasında.
Ne Getiriyor? (İnfaz İyileştirmeleri + Diğer Düzenlemeler)
İnfaz ve Denetimli Serbestlik
-Teklif yasalaşırsa, 31 Temmuz 2023 ve öncesinde suç işleyen hükümlülerin infazı yeniden düzenlenecek: Kapalı cezaevinde olanlar, açık ceza infaz kurumuna 3 yıl erken geçiş + üç yıl erken denetimli serbestlik imkânı elde edebilecek.
-Dosyası kesinleşmemiş veya infaza henüz girmemiş olanlar da -koşullar sağlandığında- bu imkândan yararlanabilecek.
-Yani “yargının yavaş işlemesi, temyiz/istinaf süreçlerinin uzaması” nedeniyle mağdur olmuş kişiler için “eşitlik” sağlanıyor deniyor.
Geniş yelpazede diğer düzenlemeler
Paket yalnızca infaz değil; ceza hukukundan icra‑iflas işlemlerine, bilişimden hakaret davalarına, ağır suçlardan sivil uyuşmazlıklara kadar birçok alanı kapsıyor. Öne çıkanlar:
-“Dolandırıcılık” suçlarının yargılaması artık asliye ceza mahkemelerinde yapılacak.
-Kısmi akıl hastalarına verilen cezaların infazı ve güvenlik tedbirleri yeniden düzenleniyor.
-Trafik, genel güvenlik, silah taşımadan kaynaklı suçlarda cezalar artırılıyor; suçta caydırıcılık hedefleniyor.
– İcra‑iflas, icra ihaleleri, mal kaçırma, tasarrufların iptali gibi ekonomik/yargısal işlemlerde düzenleme yapılıyor; ihalenin feshi, teminat, harç yatırma yükümlülükleri yeniden tanımlanıyor.
Böylece paket, sadece cezaevlerindeki soruna “af” eksenli değil; hukuk sisteminin birçok yönünü kapsayan geniş kapsamlı bir müdahale olarak tasarlanmış görünüyor.
Kimler Yararlanacak / Kimler Kapsam Dışında?
Bu “erken tahliye/denetimli serbestlik” imkânı genişletilse de bazı sınırlamalar, resmi olarak devam ediyor. Özellikle:
-5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un Geçici Madde 10/6’da sayılan istisnalar: “Terör suçları, örgüt faaliyeti kapsamında işlenen suçlar ve benzeri ağır devlet‑suçları” hâlâ kapsam dışı.
-Buna göre, “suçun türüne bakılmaksızın…” ifadesine rağmen, istisna hükmü yürürlükte kaldığı için -terör suçluları ya da örgütlü suçlardan hükümlüler- infaz indiriminden yararlanamayacak.
-Fakat bu durum, paket metinleri ve gerekçedeki belirsizlikler nedeniyle bazı kesimlerce “örtülü af” ya da “adaletsizlik” olarak yorumlanıyor.
Yani paket, hem hak sahiplerine nefes imkânı tanıyor; hem de “kime, ne kadar” sorusuna cevap vermekte titizlik vaat ediyor, ama bu titizlik her kesim için yeterli görünmüyor.
Neden Tepki Var? Eleştiriler Ne Yönde?
-Bazı hukuki yorumcular ve insan hakları savunucuları, bu infaz düzenlemesinin “geçici, siyasi ya da toplumsal baskılarla alınmış bir tedbir” olabileceğini söylüyor: Adalet ve infaz rejimini sistematik olarak sorgulamak yerine, sadece “doluluk/yoğunluk” krizine hızlı çözüm gibi.
-Özellikle ağır adli suçlardan hükümlü olanların erken tahliyesi, toplumsal adalet duygusunu zedeleyebilir; mağdur, yakınları, mağduriyet yaşayan vatandaşlar için bu bir mağduriyetin devamı demek.
-Ayrıca, infaz rejimini yalnızca “kronikleşen sorunlara pratik çözüm” olarak görüp; cezaevlerinin durumunu, rehabilitasyon, topluma yeniden kazandırma, suçun önlenmesi gibi uzun vadeli politikaları göz ardı etme riski var.
-Bu bakımdan düzenlemenin, “adalet”, “toplumsal vicdan” ve “güvenlik” dengesi gözetilerek yapılması gerektiği yönünde eleştiriler yoğun.
İnsan Hakları Yönünden Değerlendirme
Bu paketi tek taraflı olarak “kötü, af” gibi damgalamak kadar; “kaçınılmaz, sistematik sorunlara çözüm” olarak sunmak da eksik olur… İnfaz rejiminde adım atılması, doluluk oranının azaltılması, yargının yavaş işlemesi nedeniyle mağdur olmuş hükümlüler için bir düzenleme yapılması vs. olumlu. Ancak:
-Bu düzenleme, sadece infaz rejimini düzeltmeye yönelik olmalı; toplumsal barış, suç önleme, rehabilitasyon, mağdurun hakkı gibi daha geniş perspektif gözetilmeli.
-“Hangi suçlular, ne kadar süre, ne şartlarla” sorusuna şeffaf, ölçülü, denetlenebilir yanıt verilmeli. Toplumun güvenlik, mağdurun adalet hakkı, suçun önlenmesi dengesi bozulmamalı.
-Hukukun devlete, topluma, bireye olan borcu hatırlanmalı: Yaşam hakkı, adil yargılanma, onurlu infaz gibi evrensel ilkeler. Sadece “cezaevinde doluluk var, boşaltsak rahatlarız” mantığıyla hareket edilmemeli.
Benzer infaz düzenlemelerinde; rehabilitasyon, topluma yeniden kazandırma, sosyal hizmetler, suç sonrası destek sistemleri de konuşulmalıydı… Bu paket, temel olarak infaz rejimini düzenliyor; ama o geniş perspektif eksik.
Çağrı ve Soru: Ne Yapmalı, Nasıl Tepki Vermeli?
-Eğer bu paket yasalaşırsa: Toplumun tüm kesimlerinin, mağdurların, sivil toplumun… paketin izlenmesi, uygulanması, etkileri konusunda duyarlı olması önemli.
-Adaletin, sadece “kanun” değil; “vicdan, sosyal sorumluluk, insan onuru” ile inşa edileceğini unutmadan; her adımda hukukun, insan haklarının gözetilmesi çağrısı yapılmalı.
-Vatandaş olarak, sorumlu medya/aylık gazeteci olmadan; birey olarak yorum yaparken; af, infaz indirimi, ceza adaleti gibi kavramları sadece “etkililer” odaklı değil, toplumsal etki, mağdur hakları, kamu güvenliği açısından da düşünmeli.
-Ve en önemlisi: vicdan gözüyle sormalıyız: “Adalet mahpus sayısında azalma değil, adaletin kendisindedir.”
İnsan, Hukuk ve Sorumluluk
Her yasa, bir toplumun vicdan aynasıdır. Bu paketi yaparken çizilen sınırlar, verilen istisnalar, öne sürülen gerekçeler sade “teknik düzenleme” değil; toplumun adalet, güvenlik ve insan onuru arasındaki dengesiyle ilgili.
Eğer bu düzenleme, cezaevlerinde çöken insanlık onurunu bir nebze olsun onarıyorsa; ama toplumsal adalet duygusunu zedeleyerek, mağdurları yalnız bırakarak, suçu tüketerek (!) uygulanıyorsa, bu; hukuk tarihinde kalıcı bir yara olur.
Sormak gerek: “Kim için adalet?” “Kime güvenlik?” “Kimin vicdanı rahat?” Bu paket, bu soruların cevabını sadece kanun maddeleriyle vermiyor; önce toplumun vicdanına, sonra mahkemelere havale ediyor.
Faydalanılan Kaynaklar
-“11. Yargı Paketi TBMM’de”: Anadolu Ajansı (AA)
-“TBMM Başkanlığı’na Sunulan 11. Yargı Paketi”: Hukukihaber.net
-“11. Yargı Paketi: Çözüm mü, geçici tedbir mi?”: Bianet analizi.
-“11. Yargı Paketi’nin tüm ayrıntıları: Bir bakışla erişim engeli… ağır suçlular tahliye edilecek”: T24 analizi.
-“Mahkumlara kademeli af: TBMM’de görüşülme tarihi belli oldu”: Memur365 haberi.