• Ocak 28, 2022
  • No Comment

Hasta ve Yaşlı Mahpusların Cezaevinde Tutulması Sorunu

Hasta ve Yaşlı Mahpusların Cezaevinde Tutulması Sorunu

 

Gerçek hayatta olduğu gibi, ceza evlerinde de hasta ve yaşlı mahpuslar dezavantajlı durumda olup ciddi mağduriyetler yaşamaktadırlar. Cezaevlerinin gerek fiziksel gerekse psikolojik olarak yarattığı yıkıcı ve yıpratıcı etki, hasta ve yaşlı mahpuslarda kendini daha çok hissettirmektedir.

Son zamanlarda bu konuda öne çıkan isimlerden biri Ayşe Özdoğan diğeri Yusuf Bekmezci oldu.

Ayşe Özdoğan ağır kanser hastası olması ve cezaevi dışındaki yaşantısında dahi yardıma muhtaç olmasına rağmen cezasının kesinleşmesi gerekçe gösterilerek cezaevine konuldu. Hakkında Adli Tıp Kurumu ilkin cezaevi şartlarında kalabileceğine dair rapor düzenledi. Savcılık da bu rapora istinaden infazın ertelenmesi talebini reddetti. Ardından oluşan toplumsal tepkinin etkisiyle cezaevinde kalamayacağına dair rapor düzenlenerek tahliye edildi. Tahliye edilene kadar, tabuttan farksız cezaevi nakil araçları ile hastane dolaştırıldı, cezaevinde çok zor şartlarda kalmak zorunda bırakıldı.

Yusuf Bekmezci’nin durumu da cezaevinde tutulması için uygun değildir. Hastadır, 87 yaşındadır, uyku apnesi, prostat, ileri derece işitme kaybı, algı ve muhakeme sorunu, Alzheimer gibi hastalıkları bulunmaktadır. Kendisine, 4 Ocak’ta normal bir insanın rahatlıkla atlatabileceği basit bir ameliyat için genel anestezi yapılmış ancak yaşlı, hastalıklı ve zayıf bünyesi bunu kaldıramamış ve bir daha uyandırılamamıştır. Yazının yazıldığı tarih itibariyle 23 gündür uykudadır.

Yusuf Bekmezci’nin yakınlarının kendisine yaklaşmasına, temas kurmasına, başında beklemesine dahi izin verilmemektedir.

Bu yaşta ve bu durumda bulunan birinin cezaevinde tutulması, infaz ertelenmesi yönündeki taleplerin ısrarla reddedilmesi, etik olarak insanlık ayıbı, hukuki açıdan ise insanlığa karşı suçtur.

Bu vesile ile Yusuf Bekmezci örneğinden hareketle yaşlı ve hasta mahpusların durumunu bütüncül bir bakışla bir kez daha ele almakta fayda olacaktır.

 Ağır hasta ve ileri derecede yaşlı olanların cezaevinde tutulması infazın amacına aykırıdır.  

Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 3. Maddesinde cezaların infazının amacı “Ceza ve güvenlik tedbirlerinin infazı ile ulaşılmak istenilen temel amaç, öncelikle genel ve özel önlemeyi sağlamak, bu maksatla hükümlünün yeniden suç işlemesini engelleyici etkenleri güçlendirmek, toplumu suça karşı korumak, hükümlünün; yeniden sosyalleşmesini teşvik etmek, üretken ve kanunlara, nizamlara ve toplumsal kurallara saygılı, sorumluluk taşıyan bir yaşam biçimine uyumunu kolaylaştırmaktır.“ şeklinde tanımlanmıştır.

İleri derecede yaşlı ve ağır hastaların cezaevinde tutulmaları bu düzenlemeye aykırıdır. Kendisine bakmaktan aciz olan bu insanların başkaları için „suç“ tehdidi olması bütün mantık kurallarına aykırıdır. Yine bu insanlar hakkındaki cezanın ertelenmesi yerine derhal uygulanması ile ıslahlarının/rehabilite edilmelerinin hedeflendiği „varsayımının“ kabulü de söz konusu olamaz.

Bu yasal düzenleme ve tespitler ışığında Yusuf Bekmezci’nin şahsi durumu ele alınacak olursa, 87 yaşında ve birçok hastalıktan muzdariptir. Kendisi hala yoğun bakımdadır. Bu şartlarda, cezanın ısrarla infazına devam edilmesi infazın amacına uygun değildir.

Ağır hasta ve ileri derecede yaşlı olanları cezalarının infazı ertelenmelidir.

Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 16. Maddesinde hastalık, yaşlılık ve doğum nedeniyle cezaların ertelenmesi yasal zorunluluk olarak düzenlenmiştir.

Maddenin 2. Fıkrasına göre „diğer hastalıklarda cezanın infazına, resmî sağlık kuruluşlarının mahkûmlara ayrılan bölümlerinde devam olunur. Ancak bu durumda bile hapis cezasının infazı, mahkûmun hayatı için kesin bir tehlike teşkil ediyorsa mahkûmun cezasının infazı iyileşinceye kadar geri bırakılır.“

3. fıkrasına göre „Yukarıdaki fıkralarda belirtilen geri bırakma kararı, Adlî Tıp Kurumunca düzenlenen ya da Adalet Bakanlığınca belirlenen tam teşekküllü hastanelerin sağlık kurullarınca düzenlenip Adlî Tıp Kurumunca onaylanan rapor üzerine, infazın yapıldığı yer Cumhuriyet Başsavcılığınca verilir. Geri bırakma kararı, mahkûmun tâbi olacağı yükümlülükler belirtilmek suretiyle kendisine ve yasal temsilcisine tebliğ edilir. Mahkûmun geri bırakma süresi içinde bulunacağı yer, kendisi veya yasal temsilcisi tarafından ilgili Cumhuriyet Başsavcılığına bildirilir. Mahkûmun sağlık durumu, geri bırakma kararını veren Cumhuriyet Başsavcılığınca veya onun istemi üzerine, bulunduğu veya tedavisinin yapıldığı yer Cumhuriyet Başsavcılığınca, sağlık raporunda belirtilen sürelere, bir süre bulunmadığı takdirde birer yıllık dönemlere göre bu fıkrada yazılı usule uygun olarak incelettirilir. İnceleme sonuçlarına göre geri bırakma kararını veren Cumhuriyet Başsavcılığınca, geri bırakmanın devam edip etmeyeceğine karar verilir. Geri bırakma kararını veren Cumhuriyet Başsavcılığının istemi üzerine, mahkûmun izlenmesine yönelik tedbirler, bildirimin yapıldığı yerde bulunan kolluk makam ve memurlarınca yerine getirilir. Bu fıkrada yazılı yükümlülüklere aykırı hareket edilmesi hâlinde geri bırakma kararı, kararı veren Cumhuriyet Başsavcılığınca kaldırılır. Bu karara karşı infaz hâkimliğine başvurulabilir.

6. fıkrasına göre „Maruz kaldığı ağır bir hastalık veya engellilik nedeniyle ceza infaz kurumu koşullarında hayatını yalnız idame ettiremeyen ve toplum güvenliği bakımından ağır ve somut tehlike oluşturmayacağı değerlendirilen mahkûmun cezasının infazı üçüncü fıkrada belirlenen usule göre iyileşinceye kadar geri bırakılabilir.“

denilmektedir.

Bu düzenlemeleri Türkiye’nin cezaevi gerçeğini gözler önüne sererek ele almak gerekir.

Türkiye’de cezaevlerinde aşırı bir doluluk söz konusudur. Bu yüzden hasta ve yaşlı mahpusların cezaevi ortamında yaşamlarını sürdürmeleri imkansızdır. Bu şekilde tutulmalarının hiçbir hukuki dayanağı ve gerekçesi yoktur. Somutlaştırmak gerekirse 479 kişi için tasarlanmış olan L tipi cezaevlerinde bugün 2000 mahpus tutulmaktadır. Yine 7 kişi için tasarlanmış toplam 208.93 m2 büyüklüğündeki L tipi cezaevinin bir koğuşunda bugün 45-50 kişi mahpus barındırılmaktadır. Daha da somutlaştırmak gerekirse bu 208,93 m2 lik bir alanda 50 kişinin 24 saat yaşadığını ve bu ortamda ağır hasta ve yaşlı olduğunuzu düşünün, bunu düşünürken 100m2’lik bir evde 2 çocuklu bir ailenin bile güçlükle yaşayabildiğini hesaba katın. Savcılıkların ve Adli Tıp Kurumunun başka hiçbir araştırmaya ihtiyaç duymadan, sadece cezaevlerinin durumunu ele alarak hasta ve yaşlı mahpusların cezalarının ertelenmesine karar vermeleri gereklidir. (Türkiye cezaevlerinin durumu Solidarity with Other tarafından yayınlanan „Türkiye Cezaevleri Raporu“nda ayrıntısı ile ele alınmıştır).

Yusuf Bekmezci açısından durumu ele almak gerekirse; Bekmezci 87 yaşında ve yukarıda da izah edildiği üzere birçok hastalığı olan biridir. F tipi cezaevinde tutulmaktadır. F Tipi cezaevleri hücre tipi olup, yaşam alanlarının daha kısıtlıdır. Bu cezaevlerinde yoğun tecrit uygulamaları söz konusudur. Havalandırma ve sosyal olanaklar diğer cezaevlerine göre çok daha sınırlı tutulmuştur. Bu yüzden mahpuslar üzerindeki yıkıcı etkisi diğer cezaevlerinden çok daha yüksektir. Bu güne kadar F Tipi Cezaevlerinin olumsuz yönlerini ortaya koyan yüzlerce bilimsel araştırma, makale, köşe yazısı yazılmıştır. Yusuf Bekmezci’nin yaşı ve sağlık durumu dikkate alındığında cezaevinde tutulması uygun değildir.

Yusuf Bezmezci, haftalardır yoğun bakımdadır. Basit bir ameliyat için uyutulmuş ve bir daha uyandırılmamıştır. Durum cezanın infazından çok daha öteye geçmiş ve yaşam hakkı ihlali boyutuna ulaşmıştır. Yaşam hakkı, hakların derecelendirilmesinde şüphesiz en üst seviyededir. Cezaların infazı veya herhangi bir gerekçe ile yaşam hakkının risk altına sorulması söz konusu bile edilemez. Bu yüzden cezanın ertelenmesi gibi bir olanak varken bunun kullandırılmaması hukuki ve cezai açıdan sorumluluk doğuracaktır.

Cezaevinde refakatçi izni verilmemesi sorunu

Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 2. Maddesinde infazın temel ilkeleri “ (1)Ceza ve güvenlik tedbirlerinin infazına ilişkin kurallar hükümlülerin ırk, dil, din, mezhep, milliyet, renk, cinsiyet, doğum, felsefî inanç, millî veya sosyal köken ve siyasî veya diğer fikir yahut düşünceleri ile ekonomik güçleri ve diğer toplumsal konumları yönünden ayırım yapılmaksızın ve hiçbir kimseye ayrıcalık tanınmaksızın uygulanır. (2) Ceza ve güvenlik tedbirlerinin infazında zalimane, insanlık dışı, aşağılayıcı ve onur kırıcı davranışlarda bulunulamaz.“ şeklinde sayılmıştır.

Bu yasal düzenlemeye göre Yusuf Bekmezci’nin ailesinin refakatçi olarak hazır bulunmalarına izin verilmemesi hem ayrımcılık hem de hasta haklarının açıkça ihlalidir.

Bir yakınının refakatçi olarak hasta mahpusun yanında refakatçi olarak bulunması Türkiye’de geçmişten buyana süregelen bir uygulamadır.  Savcılık veya başsavcılık izni ile bu rahatlıkla yapılmaktadır. Hastane yönetimleri adli veya siyasi ayrımı yapılmaksızın bakıma muhtaç veya yoğun bakım hastalarına bir kısım kaygılarla refakatçi olarak hasta bakıcı, hemşire tahsis etmek istememektedirler. Bu yüzden bu hastaların bakımı ya hiç veya gereği gibi yapılmamaktadır. Bu yüzden hastanede ameliyat veya yataklı tedavi gören mahpuslar için bir yakınının refakatçi olarak yanında bulunması bir zorunluluktur. Ergenekon sürecinde Bay Bekmezci ile aynı suçla suçlanan insanların yakınlarının aylarca kendilerine refakat ettiğini bilmeyen yoktur. Bay Bekmezci’nin ailesine bu hakkın verilmemesi açıkça ayrımcı bir uygulamadır ve 5275 sayılı yasanın 2. Maddesinde düzenlenen infazın temel ilkelerine açıkça aykırıdır.

Yapılması gerekenler nelerdir?

Bu aşamada yapılması gereken, Bay Bekmezci veya onunla benzer durumda olanların avukatları, aileleri veya vasileri infaz savcılığına müracaatla cezanın ertelenmesini istemelidirler. Diğer her türlü hak ihlal ve mahrumiyetlerine ilişkin taleplerini de mutlaka yapmalıdırlar. Taleplerin reddedilmesi halinde İnfaz Hakimliğine itiraz ve ardından tüm hukuki süreç aşamalı olarak işletilmelidir.

NOT: Bu makale Sn. Mustafa Doğan’ın bloğundan alıntılanmıştır:
https://kriminolojipenoloji.blogspot.com/2022/01/hasta-ve-yasl-mahpuslarn-cezaevinde.html

Bu Yazılarıda Okuyabilirisiniz

Yanlı(ş) Tarih Okumaları

Yanlı(ş) Tarih Okumaları

Taraflı tarih, bir tarihçinin sahiplendiği fikirleri, eğilimleri bilinçli bir şekilde tarihe dayatması, başka bir ifadeyle tarihi verileri bu düşünce ışığında yeniden…
NAİF YARGI(Ç)

NAİF YARGI(Ç)

Önceki dönemde egemen iktidar tarafından “sakıncalı” görülen kişiler fikir ya da düşünceleri nedeniyle soruşturulmuşlar; haklarında iddianameler düzenlenerek yargılanmaları ve hatta mahkûm…
TÜRKİYE’DE ÖTEKİ OLMAK

TÜRKİYE’DE ÖTEKİ OLMAK

Öteki olmak mevcut düzen içinde hakim olanın zıttını ifade eden bir kavram. Benliğin dışsallaştırdığı, yabancı gördüğü ve çoğu zaman ön yargılarla…
KAĞITTAN KAPLAN YARGIMIZ

KAĞITTAN KAPLAN YARGIMIZ

Sivas Sulh Ceza Hâkimliği’nin tutukluluk  halimin devamına dair kararı ile HSYK tarafından verilen benim de ismimin yer aldığı 2847 hâkim ve…

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir